Vajinal Enfeksiyonlar

Op. Dr. Sinan KIZILKAYA

Vajinal Enfeksiyonlar

Vajinal mantar enfeksiyonunda üreyen mikroorganizmalar genellikle başkasından bulaşmaz. Kişinin zaten kendi vajinasında bulunan maya hücreleri çeşitli nedenler ile aktif hale gelip enfeksiyon yaratmaktadırlar. Dolayısı ile havuzdan vb. bulaşma söz konusu değildir. Çok nadiren cinsel ilişki ile bulaşabilir. Ancak bir kadında mantar enfeksiyonu olması mutlaka cinsel ilişki ile bulaştığı anlamına gelmez. Hayatında hiç cinsel ilişkide bulunmamış bakire kızlarda hatta küçük çocuklarda bile mantar enfeksiyonu olabilir.

Risk Faktörleri

Vajinada belirti vermeden bulunan kandidalar çeşitli faktörlerin etkisi ile aktif hale geçerler ve klasik belirtiler ortaya çıkar. Vajinal mantar enfeksiyonlarını tetikleyen faktörler şunlardır:

Gebelik: Özellikle gebeliğin son 3 ayında hücresel bağışıklığın azalması ile kandida gelişimi kolaylaşır. Yine gebelikte vajinada glikojen adı verilen maddenin artışı da bu olayı hızlandırır.

Şeker Hastalığı: Kan şeker düzeylerinin dengesiz seyrettiği kontrolsüz diabette idrar ve vajinal salgılarda şeker düzeyleri artar, bu da mantar için uygun bir ortam hazırlar.

İmmunosupresyon: Bağışıklık sisteminin baskılanması demektir. İlaçlar ya da sistemik hastalıklar sonucu hücresel bağışıklık sisteminin baskılanması kandidiazisi hızlandırır.

Doğum Kontrol hapları: Eski tipte yüksek doz oral kontraseptiflerin vajinal kandidiasiz için uygun zemin hazırladığı ileri sürülse de günümüzdeki düşük doz ilaçlar ile bu görüş geçerliliğini yitirmiştir.

Rahim İçi Araç (Spiral): Etkisi tam olarak bilinmemektedir. Ancak kandidiazis için predispozan faktör olduğu ileri sürülmektedir.

Hormon Kullanımı: Östrojen ve progesteron içeren ilaçların alımı kandidiazis görülme oranını arttırır.

Naylon Giysiler: Özellikle kilolu kadınlarda giyilen naylon giysiler ve çamaşırlar bölgede sıcaklık ve nem artışına neden olurlar. Bu durum mantar hücreleri için altın değerinde bir fırsattır. Gelişen enfeksiyon tekrarlama ve kronikleşme eğilimindedir.

Lokal Allerjenler: Renkli tuvalet kağıtları, parfümler, yüzme havuzundaki ilaçlar, tampon ve pedler alerjiye neden olabilirler. Alerjik zemin üzerinde ise daha sonra mantar enfeksiyonu gelişebilir.

Metabolik Hastalıklar: Tiroid hormonu bozukluğu gibi hastalıklar kandidiazis için uygun zemin hazırlar.

Antibiyotikler: Geniş spektrumlu olarak tabir edilen güçlü antibiyotikler vajinanın normal pH dengesini bozarak mantar enfeksiyonu için uygun ortam hazırlarlar. Vajinitte en sık etkili olan antibiyotikler tetrasiklin ve penisilin grubu ilaçlardır.

Laparoskopik işlemlerin en büyük faydalarından birisi operasyon sonrası günlük yaşama kısa sürede dönebilmektir. Hasta genellikle aynı gün taburcu olur. Açık ameliyata kıyasla çok daha kısa sürede iyileşme, daha az ağrı ve daha az enfeksiyon (iltihaplanma) riski gibi avantajları vardır.

Belirtileri

Vajinal mantar enfeksiyonunun en önemli ve en sık görülen belirtisi kaşıntıdır. Bu kaşıntı geceleri şiddetlenir ve sıcak etkisi ile artar. Hastaların çoğunda dış genital organlarda yanma vardır. Özellikle idrar yaparken, idrarın değdiği bölgelerde şiddetli yanma hissi olur. Bazı hastalarda cinsel ilişki esnasında ağrı olabilir. Vajinal kandidiazisde akıntı her zaman olmaz. Eğer mevcut ise bu akıntı beyaz renkli ve içerisinde süt ya da peynir kesiği şeklinde tanımlanan ya da kireç benzeri olarak nitelendirilen parçacıklar bulunur. Akıntıda kötü koku görülmez. Kokunun olması kandidiazise eşlik eden ikinci bir enfeksiyonun varlığını akla getirmelidir. Vulva ve vajinada kızarıklık ve şişlik olabilir. Vajina duvarında mantar plakları bulunabilir. Bunların görülmesi kandidiazis için tipiktir. Kaşımaya bağlı olarak vulva derisinde soyulmalar ve küçük kanamalar olabilir.

Tanı: Vajinal mantar enfeksiyonlarının tanısı güç değildir. Genelde muayene esnasında hastanın şikayetleri ve muayene bulgularının birarada değerlendirilmesi ilave bir laboratuvar tetkikine gerek kalmadan tanı koydurur. Vajinal kandidiazisde kültür almanın rolü yoktur. Bunun yerine alınan akıntı örneğinin potasyum hidroksil ile muamele edildikten sonra mikroskop altında incelenmesi ve tipik mantar psödohiflerinin görülmesi tanıyı kesinleştirir.

Tedavi: Vajinal mantar enfeksiyonlarının tedavisi hem çok kolay hem de zordur. Tedavi ile akut şikayetler büyük ölçüde giderilir. Ancak hastaların %25-50’sinde hastalık daha sonra tekrarlar. 1 yıl içinde en az 4 defa kandidazis atağı geçirilir ise bu durumda tekrarlayan enfeksiyonlardan söz edilmektedir. Bu yeniden atakların nedeni mantar mayalarının vajinadaki sağlam dokuların içine girerek derinlere kadar ilerlemesi ve burada sessiz kalmaları ve ilaçlardan da etkilenmemesi olarak açıklanmaktadır.

Vajina hücreleri sürekli bir yenilenme içinde bulunduğundan üstteki hücreler dökülüp alttaki hücreler yüzeye çıktıkça bu mayalarda yüzeye yaklaşmakta ve uygun ortam bulduğunda yeniden enfeksiyona neden olmaktadır. Bu duruma invaziv kandidiyazis adı verilir. İnvaziv kandidiazisin önlenmesinde predispozan faktörlerin ortadan kaldırılması şarttır.

Tedavide hem sistemik hem de lokal ilaçların kullanılması gereklidir. Lokal ilaçlar hem vajinal ovül (fitil) hem de krem şeklinde olabilir. Kronik bir enfeksiyon yoksa eş tedavisi gerekli değildir. Ağızdan alınan sistemik tedavide tek günlükten 1 haftalığa kadar tedavi protokolleri ve ilaçlar mevcuttur. Aynı durum vajinal ovüller için de geçerlidir. Tedavi esnasında naylon giysiler giyilmemesi, çamaşırların pamuklu olması, kaynatarak yıkanması ve buharlı ütü ile ütülenmesi, dar giysilerden kaçınılması, vajinanın su ile yıkanmaması bunun yerine nötr pH derecelerine sahip ve bu amaçla üretilmiş sıvı sabunların kullanılması tedaviyi kolaylaştırır.

Genital Siğil (Kondilom) ve Kanser

Bazı HPV türleri genital siğilin yanısıra anogenital kanserlere de (özellikle serviks kanseri) sebep olabilir. Her genital siğil vakası kanser olacak diye bir şart yoktur, ancak kanser riskini arttırmaktadır.

Önlem: Genital siğil riskini azaltmanın en etkili yolu birden fazla sayıda partner ile birlikte olmamaktır. Ancak bunun mümkün olmadığı durumlarda prezervatif en etkili önlem yoludur. Prezervatif siğillerin yanısıra cinsel yolla bulaşan AIDS’de dahil olmak üzere pekçok hastalığa karşı koruma sağlar. Siğiller kondomun kapladığı alan dışında da bulunabildiğinden prezervatif bazen etkisiz kalabilmektedir.

Tedavi

Keratolitik Ajanlar: Üstteki deriyi içindeki HPV virüsüyle birlikte ortadan kaldıran, kurutan ilaçlardır.

Immünmodülatörler: Bağışıklık sistemi düzenleyiciler. Etki mekanizmaları tam bilinmiyor. Ancak bağışıklık sisteminde bazı kilit maddeleri etkilediği sanılıyor.

İnterferonlar: Anti-viral, anti-tümör ve bağışıklık düzenleyici etkileri olan ilaç grubu.

Antimetabolitler: Kanser tedavisinde de kullanılan, hücre bölünmesini engelleyen ilaçlar.

Kriyoterapi: Siğili dondurarak tedavi eder. Özellikle penisteki ve vulvadaki lezyonlar için bu tedaviye iyi yanıt verirler. Ancak ağrı ve ödem gelişebilir.

Elektrokoter: Yine ilaca yanıt vermeyen büyük lezyonlar bu işelemle cerrahi olarak çıkarılıp kalan doku koterle yakılabilir.

LEEP: Kanca şeklinde bir koterle siğilin altından yakılarak siğil çıkarılır.

HPV Aşısı: Rahim ağzı kanseri aşısı

HPV (Human Papilloma Virus) cinsel ilişki ile geçen bir virüstür. Rahim ağzı kanseri ve kanser öncesi değişikliklerin yüzde 80’ine bu virüsün neden olduğu ielri sürülmektedir. Son yıllarda önemi daha çok anlaşılan HPV virüsünün ABD’de yapılan bazı çalışmalarda, kadınların yüzde 60-70’nde mevcut olduğunu, rahim ağzı, vajina ve vulva kanserinde etkin rol oynadığı ortaya çıktmıştır. İnsan bağışıklık sistemi bu tür enfeksiyonları bir ya da iki yıl içinde temizleyebilmektedir, ancak daha dirençli HPV türleri rahim ağzı kanseri veya genital bölgede başka kanserlere yol açabilir. HPV virüsünün esas önemi rahim ağzı kanserine neden olmasından dolayı kaynaklanmaktadır. Tüm dünyada kadınlar arasında kanserden kaynaklanan ölümlerin ikinci en yaygın nedeni olan rahim ağzı kanseri, her yıl yaklaşık yarım milyon teşhis ve 240 bin ölümle sonuçlanmakta ayrıca, düşük dereceli riske sahip belirli HPV tipleri, genital siğillere ve anormal Pap sonuçlarına yol açabilmektedir. Her yıl dünya çapında yaklaşık 32 milyon genital siğil vakası ortaya çıkmaktadır. ABD’de, her yıl yaklaşık 15 bin kadın, rahim ağzı kanserine yakalanırken, bunlardan yaklaşık 6 bini ölümle sonuçlanmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde ise bu problem çok daha büyüktür, çünkü kadınlar kansere yol açan ajanların gelişimini hastalığa yakalanmadan kontrol ettirememekte ve bu da her yıl binlerce kadının ölümüne yol açmaktadır.

HPV nin bazı türleri kansere yol açarken, diğerleriyse cinsel hastalıklara yol açar. HPV AŞISI genel olarak koruma amaçlı bir aşı olup, HPV 6, 11, 16, 18 tiplerini içermektedir. HPV 6, 11, 16, 18 tiplerine maruz kalmamış kadınlarda, rahim ağzı kanserine karşı yüzde 100 koruma sağlar. HPV 16 ve 18 dünya üzerindeki rahim ağzı kanserlerinin yüzde 70’den fazlasına neden olurken, HPV 6 ve 11 ise dünya üzerindeki genital siğillerin yüzde 90’ından fazlasında sorumlu tutulmaktadır. HPV Aşısı için şu an 9 – 26 yaş grubundaki kadınlara uygulanması önerilmekle beraber, ilerleyen dönemlerde 26 yaş üstü kadınlar için ve erkekler için de aşının kullanılması planlanmaktadır.

Aşının etkili olması için 9 – 26 yaş arasındaki bayanlara 0 – 2. ve 6. aylarda 3 doz olarak uygulanması önerilmektedir. Aşı 5 yıl boyunca etkili düzeyde antikor yanıtı oluşturmaktadır.

HPV Aşıları, Kanser Aşısı İle İlgili Önemli Noktalar

Aşı 3 doz şeklinde yapılacaktır, 3 doz bittikten sonra ne kadar bağışıklık sağlayacağı tam bilinmemesine rağmen 5 yıl sonra tekrarlanması gerekebileceği iddia edilmektedir. Aşı sonrası hassas kişilerde önemsiz alerjik reaksiyonlar yapabileceği belirtilmektedir. İdeal olarak 9-26 yaşları arasında yapılması önerilmektedir. Adölasan dönemi aşı için en uygun yaş aralığıdır. İlk planda sadece kız çocuklara yapılması planlanmakta erkeklere uygulaması tartışmalıdır.

Öncelikle HIV taşıyıcıları, immün sistemi baskılayan tedavi alanlar, kortizon kullananlar, bağışıklık sistemini zayıflatan hastalığı olanlar, veya HPV açısından riskli gruptakiler (örneğin çok partnerliler ) aşılanmalıdırlar. Hamilelerde yapılması tavsiye edilmemektedir, doğum sonrası emzirme döneminde yapılabilir.

Aşılama dozları bittikten sonra serviks kanseri riski tamamen bitmez, bu nedenle serviksin taranmasına smear ve gerektiğinde kolposkopi ile devam edilmelidir. En çok merak edilen ise HPV taşıyıcısı olanlar, lezyonu bulunanlar ve aktif genital siğili olanlara yapılıp yapılamayacağı konusunda. Aşı koruyucu olduğu için zaten alınmış bir tipe ( örneğin 16’ ya) karşı hiçbir faydası olmaz ve kişilerin birden fazla virüs tipini aynı anda bulundurmaları nadir bir olasılıktır. HPV ve kondilomu olanlara aşı yapıldığında sadece kendisinde olmayan diğer tiplere karşı ( ileriki bir zamanda bu tipleri alabileceği farz edildiği durumlarda, multipartner yaşayanlarda ..) faydası olabileceği iddia edilmektedir ve bu da tartışmalı bir durumdur. Bu sebeple aşı koruyucu olduğu için şu anda kesin bilinen virüsü almamış kişilerde etkili olabileceği yönündedir. Yeni HPV aşıları ile ilgili yeni çalışmalar devam etmekte olup önümüzdeki yıllarda daha da geliştirilmiş aşıların piyasaya sunulabileceği düşünülmektedir.

Rahim Ağzında Yara (Cervikal Erozyon)

Rahim ağzındaki kronik enfeksiyonlar veya kötü huylu hücresel değişiklikler nedeniyle kaybına rahim ağzında yara (servikal erozyon) denir. Rahim ağzı yarası rahim ağzının vajene bakan yüzündeki mukozanın kaybıdır. Bu kısmın epitel dokusu aslında vejendeki diğer bölgelere göre daha kalındır. Ancak bu sağlam doku kaybedilince alttan kızarık mukoza altı dokusu görülür hale gelir.

Muayenede parlak görülen sağlam soluk pembe doku yerine kadifemsi görülen kırmızı, yaralı alan izlenir. Yaralı alan dokunmakla kanamalıdır. Muayene veya cinsel ilişki sırasında kanama yapabilir. Bu yüzden ilişki sonrasında kanama veya pembe akıntı olması rahim ağzı yarasının önemli bir belirtisidir. Normal gebelik döneminde ve doğum kontrol hapları kullananlarda sıklıkla görülür. Doğumdan sonra ya da doğum kontrol haplarının bırakılmasından sonra genellikle kaybolur. Servikal erozyonların, servikal kanserle bir ilişkisi yoktur.

Servikal erezyonda rahim ağzı öncelikle smear testi ve görünen lezyona göre gerekli ise kolposkopi ve biyopsi ile herhangi bir patoloji olup olmadığı açısından değerlendirilmelidir. Smear testi, kolposkopi ve biyopsi sonucu normal olan hastalarda lezyona yakma – dondurma gibi tedaviler uygulanabilir. Bu tetkiklerin sonucu normal değilse patoloji türüne göre gerekli şekilde tedavisine devam edilir.

Tedavi

Servikal erezyonda rahim ağzı öncelikle smear testi ve görünen lezyona göre gerekli ise kolposkopi ve biyopsi ile herhangi bir patoloji olup olmadığı açısından değerlendirilmelidir. Smear testi, kolposkopi ve biyopsi sonucu normal olan hastalarda lezyona yakma – dondurma gibi tedaviler uygulanabilir. Bu tetkiklerin sonucu normal değilse patoloji türüne göre gerekli şekilde tedavisine devam edilir.

Vaginal Trikomonas Enfeksiyonu

Cinsel ilişki ile geçen parazit kökenli hastalıklar içinde en yaygın görüleni trikomonastır. Trikomonas sık görülen bir vajinal enfeksiyondur ve bu hastalığa Trikomonas Vaginalis adlı bir parazit yol açmaktadır. Trichomonas Vaginalis kuyruğuyla hareket eden ve vajinal ortamda kolaylıkla üreyerek vajinit yapabilen bir mikroorganizmadır. Genellikle cinsel ilişkiyle bulaştığı bilinmesine rağmen ortak kullanılan tuvaletlerden, havlulardan ve iç çamaşırlardan, havuzdan da bulaştığı düşünülmektedir.

Belirtileri Nelerdir?

Trikomonas vajinitinin en sık görülen belirtileri sarı-yeşilimsi köpüklü, kötü kokulu bol vajinal akıntı ve sıklıkla vulvada (genital bölgenin dış kısmında) olan kaşıntıdır. Cinsel ilişkide yanma, batma, acıma hissi sıklıkla gözlenir. Trikomonas vajiniti cinsel yolla bulaşan hastalıklar grubunda yer aldığından kadının eşinin de tedavi edilmesi gerekir. Çünkü erkeklerde sıklıkla belirti vermeyen bir enfeksiyon türüdür. Bu infeksiyonun gebelik döneminde suların erken gelmesine ve erken doğum tehdidine neden olduğu da düşünülmektedir.

Teşhisi Nasıl Konulur?

Tecrübeli bir hekim için şikayetlerin dinlenmesi ve muayene ile bu enfeksiyonun tanısını koymak aslında pek de zor değildir. Ama kesin emin olunmak isteniyorsa kadınlarda vajina erkeklerde ise idrar borusundaki akıntıdan örnek alınır ve bu örnek, mikroskopta incelenir.

Korunma Yöntemi

Enfeksiyondan korunmada cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunma önlemlerine uyulması çok önemlidir. Bu tür hastalıklara karşı en etkin korunma yöntemi kondom (prezervatif) kullanmaktır. Ortak kullanıma açık tuvaletlerde dikkatli olmak, iç çamaşır ve havlu gibi özel eşyaları başkalarıyla paylaşmamak ve temiz olduğundan emin olunmayan havuzlara girmemek de uyulması gereken kurallardır.

Sinan Kızılkaya – DoktorTakvimi.com

Hastalıklar

HPV
PRP

Klinik Çalışma Saatleri

Pazartesi – Cuma 09:30 – 19:00

Cumartesi 09:30 – 13:30

Adres

İnönü Cad. No:367/3
Renkli Durağı Karabağlar Hatay İZMİR

İletişim

E-Posta